Tarım devrimi, yaklaşık 4 milyon yıllık toplumsal yapımızı sönümlendirdiğinde, bununla beraber fizyolojimizde de anomalilere yol açtı. Diş çürümesi, diş eti hastalıkları gibi sağlık sorunları, nişasta bazlı diyetin sonuçlarıdır. Karşılaştırmalı çalışmalar, tarım topluluklarının tahakkümünün ve temasının yer almadığı ilkel topluluklarda, neredeyse hiç bir dental sağlık problemiyle karşılaşmadılar.

Ne var ki, son 10 yılda, bazı organize medya kuruluşları, toplumu aksi halde düşünmeye yöneltmekte, nişasta tüketiminin, yabani bitki tüketiminin dişlere verdiği zarardan öteye gitmediği gibi, akademide ve realitede karşılığı olmayan abes beyanlara sığınmışlardır. Dr. John McDougall, insanın nişasta bazlı beslenmek için doğduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Bu medya kuruluşları, 16 bin yıl önce Fas'ta yaşamış avcı-toplayıcıların dişlerinde de çürük kovukları gözlemlendiğini öne sürerek, beyanlarını bilimsel bir dayanağa oturtmaya çalışmaktadır. Bu avcı-toplayıcıların, tarımın icadından sonra yaşamış olduklarını gözardı ettikleri gibi, bu diş çürümesinin, topluluğun yemişleri öğütüp fırınladığını söylemelerine rağmen doğal bir fenomen olduklarını iddia ediyorlar.

Gerçek, bunun tam tersidir. Bunu gözlemek için, sadece ekosisteme bakmak bile yeterlidir. Diyetleri biyolojilerinin sınırlarından öteye çeşitlenmeyen hayvanlarda, neredeyse hiç diş sorunlarına rastlanmaz. Öte yandan, tarım bazlı diyete geçiş, insanlarda çeneyi güçsüzleştirmiş, dişlerin gelişiminde sorunlara yol açmıştır. İnsan dışında hangi hayvan, dişlerini optimal durumuna getirmek için diş tellerine ve tedavilere hatta ameliyatlara ihtiyaç duymaktadır? Diş tedavisi pratiklerine en erken Neolitik Dönem'de karşılaşılması tesadüf değildir.

Diş çürümesi, ağızda bakteri oluşumuyla ilintilidir. Yapılan bir çalışmada avcı-toplayıcı topluluk bireyinin ağzında 39 bakteri tespit edilmiştir. Ne var ki, bu bakteriler ciddi bir diş sağlığı sorununa yol açmamıştır. Nişasta bazlı diyetin getirdiği bakterilerden sadece bir çifti bile bir araya gelip diş eti hastalıklarına yol açmaktadır.

Atalarımızın tek bir diyete sahip olmadığı bir gerçektir. Aynı zamanda nişastanın bu diyetlerin hiç birinde olmadığı da bir gerçektir. Nişasta, makine ve teknik gerektiren, işbölümü ve uzmanlaşma gibi sınıfların ve gelir eşitsizliğinin kökeni olan pratikleri doğurduğundan, toplumsal yapımız için de son derece sağlıksızdır. Nişasta tüketimi, bir felakettir.